21 Ekim 2013 Pazartesi

39 haftalık kabusum :)

Gaziantep'ten döndüğümüz hafta bir sabah öğürerek uyandım. Artık hiçbir şey harika değildi. O günden sonra 5 ay boyunca her sabah öğürerek uyandım, çoğu sabah da kustum. O sabahlardan sonra işe gitmek kabus gibiydi. Bu yüzden 9 ay boyunca makyaj yapmadım çünkü zaten evden çıkmadan hepsi akıyordu :) Ama inatla hiç ilaç kullanmadım. Sık sık midemi bulandırmayan şeyler yemeye çalıştım. bu dönemde protein konusunda sıkıntı yaşıyordum. Eti sadece hamburgerin içinde yiyebiliyordum. Gözleme, tost, peynir ekmek, çubuk kraker temel besin kaynaklarımı oluşturuyordu. Haftada en az bir gün balık yemeye dikkat ediyordum
Hamilelik döneminin bu kadar kabus gibi geçmesinin en büyük sebebi benim aslında. İlk defa itiraf ediyorum ama hamile olmak benim utanç kaynağım gibiydi. Bir doktor olarak istemeden nasıl hamile kalabilirdim ki? Kağan içimde hareket edene kadar bunun nasıl bir mucize olduğunu anlayamadım. 39 hafta boyunca karnımdaki bebekle hiç konuşmadım. Ama eminim onu çok sevdiğimin farkındaydı :)
Daha sonra bulantı dışında başka sorunlar da ortaya çıkmaya başladı. Hergün giydiğim ayakkabı yavaş yavaş dar gelmeye başladı. Bir baktım dolabımdaki çizmeler de olmuyor. Ve panikle teker teker ayakkabılarımı denemeye başladım. Bu bir kabus olmalıydı ayağıma olan tek ayakkabım cat marka botlarımdı (yarım kiloluk cinslerden). Çaresizce bütün kış onları giydim. Ama kabus hala bitmemişti. Ayak baş parmak tırnağım batmaya başladı. Hepsi o ödem yüzünden!
4. ayımda artık kardeşimden aldığım geniş kot pantolonlar da dar gelmeye başlamıştı. Bir gün Cihan ve Eda ile hamilelik giysisi almaya çıktık. Bütün ankamalli dolaşarak tek hamilelik giysisi satan yerin LCW olduğunu farkettim. Ve büyük bir arayışa girdim. Ama zaten ayakkabılarımın hiçbiri olmadığı için fazla seçeneğim yoktu. 2 tane kot pantolon ve gömlek aldım o gün. Daha sonra keşfettiğim mağazalar da H&M ve Gebbe'den ibaretti. H&M yetmişti neyse ki :)
Cihan'la büyük bir heyecanla bebeğin hareket etmesini bekliyorduk. Ve 1 Ocak 2013 sabahına onun ilk hareketiyle uyandık. Cihan benimle aynı anda hissetmişti. O günden sonra bu hareketler benim en büyük mutluluğum oldu. Mikroskop başında otururken bile asla kendimi veremiyordum. Sürekli kımıldamaları takip etmeye çalışıyordum, aklım hep oradaydı. İş yerinde yorgunluktan bittiğim bir anda sandalyeye yığıldığımda veya sinirle odaya girip oturduğumda hareket etmeye başladığında bir anda tüm duygularım değişiyor, yüzüme büyük bir gülümseme yayılıyordu.
Yorgunluk demişken.. Hamilelik beni resmen bitirmişti. Canım kocamla haftasonları en büyük zevkimiz olan kafamıza göre dolaşmalarımız tamamen son bulmuştu. Hastaneye girdiğimde eve gidip kanepeye uzandığım anı hayal etmeye başlıyordum. Bu yüzden zavallı kocam tamamen eve hapsolmuştu. Bazı akşamlar evimize çok yakın olan cepada ya da kentparkta yemek yemek için bana yalvarması gerekiyordu. Cevap hep aynıydı: "Nolur beni eve götür." Neyse ki bulantılarım son bulduğunda yorgunluğum da geçmişti. Artık eve erken gidip yemek yapmayı hayal eder olmuştum :)
İlkbahar geldiğinde artık cat botlarımı giyemeyecek olmam sebebiyle ayakkabı alışverişine çıktık. Tüm kış ağır botlar giydiğimden hafif bir spor ayakkabı almak istiyordum. Adidasa gittik ve bir ayakkabı beğendim. "39,5 numarasını alabilir miyim?" dedim. "Neyse 40,5 olsun", "41??". Ve asla unutamayacağım o cevap "Hanımefendi bayan reyonumuzda 41 numaramız yok.". Şaka mıydı bu?? Erkek reyonundan mı giyinecektim?? Çaresiz erkek reyonundan unisex gibi görünen bir ayakkabı aldım (ayakkabılarımın bir kısmı hala olmuyor).
Hamileyken gördüğüm tüm rüyalarda bebeğim erkekti. Hormonlarımız gerçekten inanılmaz.. İlk başlarda rüyamda sürekli bebeği beslemeyi unuttuğumu, varlığını unuttuğumu, bir türlü anne olmak için yeterli olmadığımı görürken daha sonra bu rüyalar ben bebeğime mutlulukla bakarken, bebek bana kahkaha atarken, birlikte kırlarda koşarkenki görüntülerimizle dolmaya başladı. Sonra daha cinsiyetini bilmezken bir gün rüyamda doktorumun bana ultrason yaptığını, "Bak Betül erkek!" dediğini gördüm. Artık gerçekten hiçbir şüphem kalmamıştı. Bu olayı birebir olarak yaşadım. Ultrasonda doktorum "Bak Betül! dedi. Penisin glans parçasını Cihan bile tanımıştı :)
Bu arada sürekli kilo almaya devam ediyordum. Hamileliğimin son döneminde iş yerinde masadan mikroskoba uzanamıyordum. Tam olarak 23 kilo aldım. Hamileliğimin 24. haftasına geldiğimde gestasyonel diyabet tanısı aldım. Aslında polikistik over sendromumdan dolayı bu beklediğim birşeydi. Bu tanıdan sonra beslenmemi tamamen düzenledik. Bir süre kilo alışım durdu. Şekerli olan herşey yasaktı. Meyveler bile kısıtlıydı. Erkek bebek bekleyen bir anne adayı için emin olun bu gerçekten çok zor bir dönem :) Ama diyabetik anne bebeğinin başına gelebilecek herşeyi biliyordum ve bunu bebeğim için yapmak zorundaydım.
Hamileliğim boyunca kocamla çok tartıştığımız 2 konu vardı. Birincisi isim. İsim konusu açıldığında Cihan'ın ilk tercihi beni şok etmişti :
C: - Alparslan olsun.
B: -Rüzgar??
Cihan'dan gelen öneriler hep aynı çizgideydi: Oğuz, Alp, Alperen, Selçuk, Kağan
Benimkiler de öyle: Doruk, Kaya.
Hala uzlaşabilmiş olmamıza çok şaşırıyorum.
İkincisi çocuğun takımı. Cihan'ın en büyük hayali galatasaraylı erkek bir çocuk sahibi olmakmış. Bense fenerbahçeliyim. Aramızda kalsın ama bu konuda hala anlaşabiliğimizi sanmıyorum :)
(Hamileliğimin 20.haftası, Kağan'ın ilk görüntüsü... Hala aynen böyle uyuyor. Hık demiş annesinin burnundan düşmüş bebeğim:))

2 yorum:

  1. Geçen Ömer söyledi... Cihan Kağan'ı spor porgramları izlemeye alıştırmış... Canım galiba takım yarışında malesef babalar galip geliyor gibi görünüyor...

    YanıtlaSil
  2. Evet canım aynen öyle tüm galatasaray maçlarını izlyorlar beraber. E bi de yeşil sahada koşturan adamlar olunca kağan pür dikkat izliyor görsen inanamazsın :) Sonra bir sabah bizim odaya bir girdim Cihan Kağan'ı bizim yatağa almış telefonundan çocuk futbolcuları izletiyor! Olsun ben hala umutluyum biraz büyüsün doğru yolu bulacak benim oğlum ;)

    YanıtlaSil